TheLifeCo Wellbeing, 2024 yılında wellness alanında öne çıkacak trendleri belirleyen öncü bir iyi yaşam organizasyonu olarak; holistik (bütünsel) yaklaşımıyla beden, zihin ve ruh sağlığını birlikte iyileştirecek programlar ve terapiler ile günümüz koşullarında daha sağlıklı ve daha dengeli bir yaşam sürme arayışında olan misafirlerine hizmet veriyor.

2024 yılında, yaşam süresinin dünya genelinde istatiksel olarak normale göre çok daha uzun olduğu, ilerleyen yaşlara rağmen yaşlılıkla ilişkilendirilen kronik hastalıkların en az görüldüğü “Blue Zone” coğrafyalarındaki insanların yaşam sırları ve alışkanlıklarını misafirleri ile paylaştığı özel programlar sunuyor. Dünya genelinde yeniden yayılan virüs tehdidine karşı bağışıklığı güçlendiren detoks programları, kronik hastalıklarda iyileşme ve yaşam kalitesini artıran özel programlar, zihinsel detoks ile iş ve özel yaşamında başarıya ulaşmaya destek sağlayan programlar ve dahası ile benzersiz bir deneyime ev sahipliği yapıyor.

TheLifeCo Wellbeing’in öncülük ettiği 2024 ‘iyi yaşam’, sağlık ve kişisel bakım trendleri:

Zihinsel Sağlık günümüzde, geçmişe göre çok daha ön planda olacak. Sanal gerçeklik aracılığı ile stresi azaltacak zihinsel fitness uygulamaları, kurumsal mindfulness programları ön plana çıkacak.

Kişiselleştirilmiş Beslenme programlarında, mikrobiyom testleri ile özel diyetler, yapay zeka algoritmaları ile dinamik yemek planlamaları hazırlanacak.

Teknoloji Destekli Sağlık kapsamında giyilebilir cihazlar ile sadece fiziksel aktivite değil, aynı zamanda stres seviyesi ve uyku kalitesi ölçülecek. Wellness deneyimlerine sanal gerçeklik entegre edilecek ve rehber meditasyonlar ile etkileşimli fitness seansları gerçekleştirilebilecek.

Yenileyici Tıp ile gelişmiş kök hücre terapileri sayesinde dokuların yenilenmesi ve hasarlı dokuların iyileştirilmesi mümkün olacak. Longevity yaklaşımı kapsamında ayrıca CRISPR gen düzenleme aplikasyonları, genetik hastalıkları önlemek için kullanılacak.

Beslenme Psikolojisi ile zihin sağlığı için yiyecekler ilaç gibi kullanılacak. Bağırsak-beyin ekseni araştırmaları, beslenmenin psikolojik bozukluklarda rolünü kanıtladığından, psikolojik sağlık için özel beslenme terapileri uygulanacak.

TheLifeCo Wellbeing 2024 yılında yenilenmiş ve sağlıklı olmayı hedefleyenler için, çeşitli programlar gerçekleştirdi.

Yeni Yıla Hazırlık Programları

Hastalıklara ve virüslere karşı direnç geliştiren Bağışıklık Güçlendirme Detoks Stresten arınmış, net ve iyi odaklanmış bir zihin için, Zihinsel Sağlık ve Dijital Detoks Diyabet ve hipertansiyon gibi birçok kronik hastalık sahiplerinin yaşam kalitelerini artıran kişiye özel Kronik Hastalık Programlarından oluşuyor. -Bülten-

The post TheLifeCo Wellbeing’de 2024 Sağlık Trendleriyle Yenilenme Zamanı appeared first on Pembece.

İngiltere’de yapılan bir araştırma, ‘hızlı yürüyen yol alır’ kavramına yeni bir bakış açısı getirdi. İngiltere’deki Leicester Üniversitesi’nden bilim insanları, on yıldan fazla bir süre boyunca 400 bin kişi üzerinde yaptıkları araştırmalar sonucu “hızlı yürüyenlerin” kanserden ölme ihtimalinin yavaş yürüyenlere göre yüzde 25 daha az olduğunu buldular.

Araştırma sonuçlarına göre, hızlı olanlarda kalp hastalığından ölme riski de yüzde 60, diğer nedenlerden ölme riski ise yüzde 70 daha düşüktü.

Herkes Hızını Artırsın

Leicester Üniversitesi araştırmasının başyazarı Dr. Jonathan Goldney, “Yürüyüşçüleri mümkün olan yerlerde hızlarını artırmaya teşvik ediyoruz, çünkü bu, fiziksel olarak aktif olmanın sayısız diğer faydalarının yanı sıra yaşam beklentilerini de artırabilir” dedi. Çalışma, Kardiyovasküler Hastalıklarda İlerleme dergisinde yayınlandı. O zaman, bu haber okumayı bitirdiyseniz, adımlarınızı hızlandırın ve hayatınızı uzatmaya şimdiden başlayın.

The post Yavaş Yavaş Yürüyorsanız Hemen Hızlanın! Daha Uzun Yaşamanın Sırrı Bunda Saklı appeared first on Pembece.

Türkiye’de saç ekimi merkezleri, dünyanın gözdesi konumunda yer alıyor. Pek çok donanımlı, nitelikli ve profesyonel kadro ile çalışan merkezin yanında merdiven altı yerler de hala işlerliğini sürdürüyor. Uzmanlar ise sıklıkla, saç ekiminin ciddi operasyon olduğunu ve mutlaka donanımlı merkezlerde uzmanlar tarafından yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Trawellmed Sağlık Kurucusu ve Sağlık Yönetim Uzmanı Songül Alcı saç ekimine dair tüm bilinmesi gerekenleri aktardı.

Songül Alcı, “Saç ekimi kararı önemli bir karardır ve iyi bir araştırma yaparak en iyi kliniği seçmek önemlidir. İyi klinik seçimi için hastaların mutlaka bilmesi gereken kriterleri şöyle sıralayabiliriz.” diyerek ayrıntıları aktardı.

Deneyim ve Uzmanlık: Saç ekimi işleminin uzmanlık gerektiren bir iş olduğunu unutmayın. Kliniğin saç ekimi konusundaki deneyimini ve uzmanlığını araştırın. Daha önceki başarı hikayelerini ve müşteri yorumlarını kontrol edin.

Doktorunuzun Deneyimi: Saç ekimi işlemini gerçekleştirecek doktorun deneyimi çok önemlidir. Doktorun eğitimini, geçmiş çalışmalarını ve saç ekimi işlemlerindeki başarı oranını öğrenin.

Klinik İmkanları: Kliniğin saç ekimi için gerekli teknolojik ekipmanlara ve sterilizasyon standartlarına sahip olduğundan emin olun. Temizlik ve hijyen konularına dikkat edilmesi önemlidir.

Referanslar: Klinikten daha önce saç ekimi yaptırmış kişilerle iletişime geçin veya kliniğin size referans verebileceği kişileri isteyin. Bu kişilerden deneyimlerini ve sonuçlarını öğrenmek faydalı olacaktır.

Maliyet: Saç ekimi işlemi maliyetli olabilir, bu nedenle klinikler arasında fiyat karşılaştırması yapın. Ancak sadece maliyeti değil, kaliteyi de göz önünde bulundurun.

İletişim ve İtibar: Kliniğin sizinle iletişim kurma şekli ve size karşı davranışı da önemlidir. İyi bir iletişim ve güvenilir bir itibar, işlem sürecinizin daha rahat ve başarılı olmasına yardımcı olabilir.

İzin ve Sertifikalar: Kliniğin sahip olduğu izinleri ve sertifikaları kontrol edin. Yasal gerekliliklere uygun bir şekilde çalıştığından emin olmalısınız.

Kişisel Tercihler: Son olarak, saç ekimi kliniği seçiminde kişisel tercihlerinizi de göz önünde bulundurun. Klinik konumu, doktorunuzla iletişim tarzı ve diğer özel gereksinimleriniz bu tercihlere dahil olabilir.

The post Saç Ekimi Yaptırmadan Önce Bilmeniz Gerekenler! appeared first on Pembece.

Bazı diş ağrıları gelir ve gider, bazı ağrılar ise uzun sürelidir. Diş ağrıları, ağrının kaynağına bağlı olarak şiddetli veya sızlama şeklinde olabilir. Genellikle ağrılar vücudun bir şeylerin tam olarak doğru olmadığını iletme şeklidir. Diş Hekimi Pertev Kökdemir, ağrıya sebep olabilecek bazı rahatsızlıkları şöyle sıraladı:

* 1 dakikadan uzun süren sıcak ve soğuk yiyecek/içeceklere karşı hassasiyet,

* Ağızda şişlik başlangıcı,

* Ateş veya baş ağrısı,

* Hassas, şiş veya kanayan diş etleri,

* Çene veya kulakta hissedilen klik sesi,

* Bir dişte 48 saatten fazla süren sızlama

“Bu belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, bir veya daha fazla dişte enfeksiyon olabilir. Enfeksiyon, beyin ve kalp de dahil olmak üzere vücudun diğer bölgelerine yayılabileceğinden, bunu hemen tedavi etmek son derece önemlidir. Tedavi edilmezse enfeksiyon yaşamı tehdit eden bir duruma yol açabilir. Unutmayalım ki, ağız sağlığı ile genel sağlık arasında ciddi bir bağ vardır.”

Diş Ağrısının Giderilmesi

“Diş ağrısını ortadan kaldırmak için şu yollar izlenebilir.

* Diş eti hastalığı veya Periodontitis için: Dişleri her gün düzgün bir şekilde fırçalayın ve diş ipi ile temizleyin. İleri derecede iltihap durumu varsa diş hekiminizin diş etlerine müdahale etmesi gerekecektir.

* Küçük çürükler için: Beyaz nokta şeklindeki başlangıç seviyesi çürüklerde düzenli fırçalama dolguya gerek kalmadan çürüğün iyileşmesini sağlayacaktır. Ancak çukurcuğa dönüşmüş ve siyah renk almış dişlerde dolgu gerekecektir.

* İleri seviyede çürükler için: Derin çürüklerde diş sinirleri etkilenmişse özel dolgularla dişin kanal tedavisine gerek olmadan iyileşmesi sağlanabilir. Ancak sinir bölgesi etkilenmişse tek seanslık kanal tedavisi genelde problemi ortadan kaldıracaktır.

* İltihaplı dişler için: Eğer kök ucunda iltihap birikimi varsa, iki veya üç seans pansuman yapılarak kanal tedavisi tamamlanabilir. Ancak kök ucunda büyük veya yaygın bir kist oluşumu varsa diş çekimi gerekebilir. Bu durumda eksik diş bölgesi porselen köprü veya implant tedavisi ile tamamlanmalıdır.”

The post Diş Ağrısı ile Nasıl Başa Çıkabiliriz? appeared first on Pembece.

Kış aylarında havaların soğuması ile birlikte kapalı ortamlarda geçirdiğimiz süre artar.  Grip, soğuk algınlığı, öksürük gibi rahatsızlıkların, kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirdiğimiz kış aylarında artış göstermesi şaşırtıcı değildir. Okullar, kalabalık işyerleri ve ofisler, fabrikalar, toplu taşıma araçları, bakımevleri gibi yerler, hastalığın kolayca yayıldığı ortamlardır. Ayrıca kış aylarında metabolizmanın yavaşladığı, kuru ve soğuk havaların solunum yollarını hassaslaştırdığı ve enfeksiyon riskini arttırdığı bilinen bir gerçek.

Koronavirüsün alt varyantlarıyla benzer semptomlar gösteren grip bu yıl etkisini artırdı. Üst solunum yolu hastalıkları da mevsim geçişinin yaşandığı bu günlerde sık görülmeye başlandı. Peki kış aylarında hastalıklardan nasıl korunabiliriz? Gelin hep birlikte, kış hastalıklarından korunmak için yardımcı olabilecek ipuçlarına bakalım.

Bol Bol C Vitamini Tüketin

Kış aylarındaki çetin hava koşullarına karşı bağışıklık sisteminizi güçlendirmeniz gerekir. Bu noktada devreye C vitamini girer. Özellikle kış aylarında mutfaklarımıza giren turunçgiller, C vitamini depolarıdır. C vitamini tüketimini günlük bir rutin hâline getirirseniz, bağışıklık sisteminizi güçlendirir ve olası kış hastalıklarına karşı daha dirençli olursunuz.

Gribal Enfeksiyonlara Karşı Önleminizi Alın

Covid-19 dönemi bizlere gösterdi ki, gribal enfeksiyonlardan kaçınmanın belli başlı yöntemleri vardır. Bunlardan birincisi, gün içerisinde toplu taşıma kullanan ya da pek çok insanın dokunduğu nesnelere dokunmak zorunda kalanlar için ellerini temiz tutmaktır. Bu sayede bedeninizden gün içerisinde temas ettiğiniz virüsleri arındırabilirsiniz.

Bir diğer yöntem ise maske kullanmaktır. Gribal enfeksiyonlar, solunum yoluyla da bulaşabilmektedir. Maskeler, bu tehdit için alınabilecek en iyi önlemlerden biridir. Ayrıca soğuk havalarda maske takmak, vücut isinizi korumanıza da yardımcı olur.

Düzenli Egzersiz ve İyi Bir Uyku Önemlidir

Fiziksel aktivite bağışıklık sistemini güçlendirir. Yapılan araştırmalar, aktif bir yaşam tarzı sürdüren insanların soğuk algınlığı ve gribe yakalanma oranının düşük olduğunu göstermektedir. Ayrıca egzersiz yapmak, enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerini uyararak bağışıklık sistemini düzenlemeye yardımcı olur.

Uyku da aynı zamanda bağışıklık sistemini sağlıklı ve güçlü tutmak için çok önemlidir. Az uyumak vücudu mikroplara karşı daha duyarlı hale getirebilir.

Bol Sıvı Tüketimi İyileşme Sürecini Hızlandırır

Kış aylarında insan metabolizması yavaşlar. Dolayısıyla vücudumuzdaki kan akışı da yaz aylarındaki kadar hızlı değildir. Hücrelerin kendilerini yenilemesi uzun sürer ve hastalıkların İyileşme süresi uzar. Bu durumdan kaçınmanın en kolay ve etkili yolu bolca sıvı tüketmektir. Unutmamanız gereken bir başka nokta da, yaz aylarında ortalama 8 bardak su tüketimi önerilirken, kış aylarında bu rakam 10 bardağa çıkmaktadır.

The post Kış Hastalıklarından Korunmanın Yolları appeared first on Pembece.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ NEDİR?

Tüp bebek (IVF) yöntemi, çocuk sahibi olamayan çiftlere uygulanan bir yardımcı üreme tekniğidir. Günümüzde en çok tercih edilen kısırlık tedavilerinin başında “Tüp bebek” gelir. Tüp bebek tedavisi, kadın üreme hücreleri olan yumurtaların ve erkek üreme hücreleri olan spermlerin toplanarak vücut dışında, laboratuvar ortamında bir araya getirilerek döllenmenin elde edilmesini sağlayan tedavi sürecini kapsamaktadır.

Doğal gebelikten farkı dölleme işleminin laboratuvar koşullarında gerçekleştirilmesi ve döllenen yumurtaların anne rahmine tekrar geri yerleştirilmesidir.

KİMLER BU YÖNTEMLE ÇOCUK SAHİBİ OLABİLİR?

Bu tedavi yöntemi; nedeni açıklanamayan kısırlık, enfeksiyon, tüplerde tıkanma, erkeğin sperm kalite düşüklüğü, kilo problemleri veya ileri yaşın getirmiş olduğu sorunlar nedeniyle çocuk sahibi olamayan kişilere uygulanabilir. Tüp bebek tedavisinde yaş da oldukça önemlidir. Eğer yumurtalık rezervinin iyi olduğu tespit edilirse, 45 yaşına kadar tüp bebek tedavisi yapılabilir. Ancak yine de kadınların 35 yaşından sonra yumurta sayısı azalır, yumurtlama bozulur ve yumurtanın kalitesi kötüleşir. Yumurtalık rezervleri tüp bebek için uygun olsa bile tüp bebekte başarı şansı da düşmektedir. Bu sebeple kısırlık sorunu yaşayan kadınların çocuk sahibi olabilmeleri için ileri yaşları beklemeden tedaviye başlaması son derece önemlidir.

Eğer herhangi bir korunma yöntemini kullanmadan cinsel ilişkide bulunulmasına rağmen 1 yıl ve daha fazla süre boyunca gebelik oluşmadıysa, infertilite konusunda bir Tüp Bebek Merkezi’ne başvurulabilir.

BAŞARI ORANLARI NELERDİR?

Tüp bebek tedavisinin başarı ölçütü tedavinin bitiminden 9 ay sonra sağlıklı bir bebekle evinize dönebilmenizdir. Ülkemizde genel olarak her üç çiftten biri ilk tüp bebek denemesinde çocuk sahibi olabildiği bilinmektedir. Uzmanlara göre 2027’ye kadar dünyada tüp bebek başarı oranlarının yüzde yüze çıkabileceği öngörülmektedir. Türkiye, tüp bebekteki başarı oranları açısından Avrupa ülkeleri arasında 5’inci, dünyada ise 7’inci sıradadır. Tüp bebek tedavisinde en yüksek başarı oranına sahip ülke ise ABD’dir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN ORTALAMA FİYATI NEDİR?

Ülkemizde güncel tüp bebek tedavisi fiyatları, 2022 yılı itibariyle yaklaşık olarak 12 bin 800 TL ile 20 bin TL civarında değiştiği bilinmektedir. Öte yandan Tüp bebek tedavi ücretleri, tedavi sürecinde uygulanan ek tedavilere göre değişmektedir. Bu nedenle tüp bebek tedavisine başlamayı düşünen çiftlerin, mutlaka tedaviye başlamadan önce başvuracakları Tüp Bebek Merkezlerinden güncel ve detaylı tüp bebek fiyat bilgisi istemelerinde fayda olacaktır.

The post Tüp Bebek Tedavisi Hakkında Merak Edilenler appeared first on Pembece.

OSENDE Collagen ürün ailesi 22 Kasım’da Topaz Restaurant’ta düzenlenen lansmanla tanıtıldı. Güzel oyuncu Pelin Karahan’ın katıldığı lansmanda, TAB İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Aytekin Pahsa Türkiye’de kolajen üretimi ve ürün ailesi hakkında açıklamalarda bulunurken, TAB İlaç Medikal ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Dr. Elif Pahsa doğru kolajen kullanımına ilişkin bilgiler paylaştı.

Pelin Karahan ise OSENDE Collagen deneyimini ve marka iş birliği hikayesini anlattı.

“Üretimine Şahit Olduğum Kolajeni Kullanmak Beni Çok Rahatlatıyor”

Fotoğrafçı sanatçısı ve Influencer Ümit Karalar Gökmen moderatörlüğünde düzenlenen lansmanda, reklam yüzü Pelin Karahan’ın açıklamaları ilgi odağı oldu. Karahan “Hepimiz sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olmak istiyoruz. Biliyorsunuz ben de temiz yaşamaya gayret edip temiz içerikli gıdalarla besleniyorum. Kullandığım besin takviyelerine dikkat ediyorum. Kolajen kullanmayı düşünüyordum ve ne kullanacağıma karar veremiyordum. İşte tam da bu sırada içime sinen OSENDE Collagen’le tanıştım ve yani TAB İlaç’la tanışma hikayem burada başladı.

TAB İlaç’ın üretim tesisini gezdikten sonra büyük bir gönül rahatlığıyla OSENDE Collagen’i kullanmaya başladım. Bu ürün serisindeki her bir ürünün içeriği farklı kullanımlara göre o kadar güzel ayrıştırılmış ki “Ben hangi kolajeni kullanacağım?” sorusuna kendiliğinden yanıt buluyorsunuz” dedi. -Bülten-

The post Pelin Karahan ile Sağlıklı ve Güzel Cildin Sırrı appeared first on Pembece.

Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, erken tanı ve doğru yöntemlerle tedavi edilebilmesi mümkün olan meme kanseriyle ilgili bilgiler paylaştı. Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı’nın bu açıdan değerli olduğunu vurgulayan Tanrıver; sağlık taramalarının öneminden bahsetti.

Meme kanserinde erken teşhisin büyük önem taşıdığını hatırlatan Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver; “Meme dokusu içerisinde şüpheye yol açacak herhangi bir kitle ile karşılaşıldığında, vakit kaybetmeden derhal hekime başvurulması gerekiyor.” diyerek erken dönemde konulacak tanı ile tedavi şansının büyük ölçüde arttığını söyledi.

Hastalık semptomları hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarının değişime uğraması ve kontrolsüz bir biçimde çoğalması sonucu oluşan tümörün neden olduğu bir hastalıktır. Kadınlarda en sık görülen kanser çeşididir. Nadir de olsa erkeklerde de görülebilir. Meme dokusunda ya da koltuk altında şişlik veya kitle ile kendini belli eder.” dedi.

“Bende Olmaz.” Demeyin Farkına Varın!

Dünya üzerinde her 180 saniyede 1 kadına meme kanseri teşhisi konulduğunu söyleyen Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “Erken teşhisin ne kadar önemli olduğu artık herkes biliyor. Fakat ne yazık ki bu bilgi, “bende olmaz” varsayımına karşı çoğunlukla galip gelemiyor.” şeklinde konuştu.

Erken Tanı Gerçekten de Erken mi?

“Kanserde erken tanının hayat kurtarabildiği, bilinen bir gerçek. Fakat erken tanı gerçekten de erken midir? Yeterince erken midir?” diyen Tanrıver; önleyici ve koruyucu tıp uygulamalarının bu konudaki öneminden söz etti: “Teşhisin konulması, o hastalığa yakalanıldığının bir göstergesidir. Oysa önleyici ve koruyucu tıp uygulamaları sayesinde, hastalıkların vücutta oluşmadan önce önlenebilmesi ve tedavi protokollerinin bu doğrultuda şekillenebilmesi sağlanabiliyor.” 

TTK (Tetkik Tarama Konsültasyon)

Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver; “İleri teknolojik cihazlar, ekipmanlar ve genetik testlerle vücudun tepeden tırnağa tarandığı, kişiye özel bir sağlık haritasının çıkarıldığı TTK, yani Tetkik Tarama Konsültasyon; var olan ya da ileride oluşabilme ihtimali bulunan hastalıkların tespit edilebildiği bir tarama sistemi. Klasik check-up uygulamalarından çok daha kapsamlı olan bu tarama metodunun, herhangi bir sağlık sorunu olmadığını düşünen bireylerin dahi yaptırmasını öneriyoruz.” dedi.

Yapay zeka ve 3 boyutlu görüntüleme sistemleri ile tüm doku, organ, hücre ve sistemlerin tek tek değerlendirildiğini belirten Tanrıver; “Rapor sonuçları, uzman hekimlerden oluşan bir sağlık konseyince yapılan konsültasyon ile değerlendiriliyor ve kişiye en uygun tedavi programı belirleniyor. Böylelikle hastalığa yakalanma riski olan kişiler de tespit edilebiliyor ve buna göre önlem alınabiliyor.” dedi. (Bülten)

The post Meme Kanserinde Erken Teşhisin Önemi  appeared first on Pembece.

İşte, evde, okulda rutinimizin dışına çıkıp ekstra sarf ettiğimiz çabalar fiziksel ve psikolojik olarak enerjimizi tüketebilir. Ancak yorgunluk hissi kronik bir hal almaya başlıyorsa, hayat kalitemizi önemli ölçüde etkiler.

Kronik yorgunlukla başa çıkmanın en iyi yolu, bireyin durumuna bağlı olarak değişeceğinden, bu sorunun herkese uyan tek bir cevabı yoktur. Bununla birlikte, sürekli yorgun hissetmenize neden olabilecek unsurları bilmeye yorgunluğunuzu önlemeye yardımcı olacak bazı yöntemleri gözden geçirmenizde fayda var.

Dengeli Beslenin

Kronik yorgunluğa yol açan en önemli sebeplerden biri sağlıksız bir beslenme düzenidir. Eğer beslenme düzeniniz bozuksa ve sağlıklı yiyeceklerle beslenmiyorsanız, vücudunuzun dengesi sarsılabilir. Bu tip durumlardan kaçınmak için bir beslenme düzeni oluşturmak şarttır. Her besinin farklı vitaminler içerir, ancak söz gelimi çok fazla kafein tüketmek uykusuzluğa yol açacağı için yeterli dinlenmeye fırsat bulamaz ve yorgun düşebilirsiniz.

Hareket ve Egzersiz

Günlük yorgunlukların çözümü dinlenmekten geçer. Ancak kronikleşen yorgunluk hissinden kurtulmanın tek yolu eyleme geçmektir. Fizik kanunlarıyla konuşmak gerekirse, eylemsizlik, duran maddede bir enerji birikimi yaratır. Biriken enerji ise atalet yaratır. Belki de kronik yorgunluğunuzun sebebi, üzerinizde fazla enerji birikmiş olmasıdır. Uzun ve tempolu bir spordan sonra, vücudunuzun bazı çakralarının açıldığını hissettiniz mi? Sebebi basit, birikmiş enerjinizi açığa çıkardınız! Hareket etmek, kronik yorgunluğa en iyi gelen çözümlerden biridir.

Yoga Yapın

Yorgunluğun temelde iki çeşidi vardır. Fiziksel ve zihinsel. Belki de fiziksel yorgunluk olarak hissettiğiniz duygu, zihninizden kaynaklanıyordur. Çoğu insan, yorgunluğunun kaynağını bulamadığı için çözüm geliştiremez. Bunun baş sebebi ise zihinsel yorgunluğun fiziksel etkilerine kanmalarıdır. Yoga yapmak, hem iç huzurunuzu sağlamaya hem de çıktığınız içsel yolculukta zihninizi boşaltmanıza imkân tanır.

Zaman Yönetimini Ciddiye Alın

Doğru bir zaman yönetimi, işlerinizi önceliklendirmenizi ve belli bir plan doğrultusunda çalışmanızı sağlar. İnsanlar çoğu zaman, plansızlık ve öngörüsüzlükten ötürü gerektiğinden fazla çaba ve mesai harcar. Bu durumun devamlı bir hâl alması ise, kronik yorgunluğa yol açar. Ancak doğru bir zaman yönetimi, sorumluluklarınız ve özel hayatınız arasında sarsılmaz bir denge kurmaya yardımcı olur. Bu durum size ihtiyaç duyduğunuz zamanı kazandırdığı gibi hem fiziksel hem de zihinsel yorgunluğunuzla baş edebilmeniz için aksiyon almanızı sağlar.

Bunlara ek olarak, tedavi seçeneklerini tartışmak için bir doktora veya sağlık uzmanına danışmak yararlı olabilir.

The post Kronik Yorgunlukla Nasıl Başa Çıkabiliriz? appeared first on Pembece.

Saçlarımız aynı cildimiz gibi vücudumuzun dış örtülerinden biridir ve vücuttan emilen besinler tarafından korunur. Doğru beslenmek ve belli başlı vitaminleri gerektiği miktarlarda almak, vücudumuzun geneli için olduğu gibi saçlarımız için de oldukça önemli. Bu sebepten ötürü, saçlarımızda gözle görülür bir şekilde ortaya çıkan değişimler, belirli hastalıklara ve semptomlara işaret edebilir.

Saçınızın durumu ve sağlığınız hakkında nasıl bir ilişki olduğunu merak ediyor musunuz? İşte saçlarınızın genel sağlığınıza dair söylediği 5 şey:

Mat ve kırılgan saçlar

Uzmanlar, saç matlığının ve kırılganlığının, kemiklerinizi ve dişlerinizi oluşturan aynı elementler olan fosfor, selenyum, kükürt ve protein eksikliğinin olası belirtileri olduğunu söylüyor. Diş etleriniz ve dişleriniz de saç kırılmanızla birlikte kanama ve kırılganlık belirtileri gösteriyorsa, takviyeler için, daha fazla meyve tüketin ve omega-3 yağ asitlerini yükleyin.

Daha iyi bir tedavi için tibbi yardım alabilirsiniz. Örneğin Cushing sendromuna saç kırılganlığı eşlik eder. Dikkat etmeniz gereken diğer tibbi durumlar arasında hipertansiyon, kronik ve sınıflandırılmamış sırt ağrısı ve uykusuzluk bulunur.

Kepek

İnsanların saçla ilişkilendirdiği sorunların çoğu aslında kafa derisi ile ilgilidir. Kepek yüzünden aşırı kaşıntı kafa derisi tahrişine yol açar. Tedavi edilmediğinde enfeksiyona neden olabilir.

Kepek bazı saç ürünlerinde bulunan sert kimyasallardan kaynaklanabilir. Bir diyete başlamak ve sonuç olarak kendinizi karbonhidratlardan, esansiyel yağlardan ve diğer besinlerden mahrum bırakmak da kepek problemlerine yol açar.

Ayrıca psikolojik sağlığınıza da öncelik verin. Stres de kepek nedeni olabilir. İlginç bir şekilde, kepeğin bağışıklık yetmezliği ve gastrointestinal problemlerle bağlantılı olduğu da bulunmuştur.

Erken saç beyazlaması

Genetik faktörler bir kişinin melanosit üretimini yaşamın farklı çağları boyunca belirler. Bu tamamen anlaşılabilir ve makul bir süreçtir. Bununla birlikte, özellikle genetik faktörü ekarte ettiğinizde, grileşme süreci erken meydana geliyorsa alarma geçin.

Erken saç beyazlaması, kronik stres, yorgunluk veya kötü beslenme nedeniyle olabilir. Uzmanlar, geçici diyetlere girmenin vücudu melanin üretimini etkileyen önemli miktarda proteinden (veya diğer saç besinlerinden) mahrum bırakabileceğine inanıyor.

Saç dökülmesi

Ortalama bir insan günde yaklaşık 100 ila 150 saç telini kaybeder. Yaşlanma ve hamilelik gibi bazı doğal durumlar saçın gücünü etkileyebilir. Bu tip durumlarda besin alımını iyileştirerek saçınızın sağlığını güçlendirmeniz yeterlidir.

Asıl tehlike, ortada anormal bir durum yokken daha fazla saç dökülmeye başladığında ortaya çıkar. Bağışıklık sistemi ve/veya endokrin sisteminin tehlikede olduğunun habercisidir. Diyabet veya kronik stres de saç dökülmesini tetikler.

Saç dökülmesinin normal olup olmadığını kontrol etmenin basit bir yöntemi, saçınızı kökten uca parmakla taramaktır: bir ila 2 tel kaybı, saçınızın mükemmel durumda olduğu anlamına gelir. 3 ila 5 saçınızın iyi durumu gösterir. Kaybedilen daha fazla saç ise bir şeylerin yanlış gittiğini gösterir.

Aşırı yağlı saçlar

Saçın beyazlaması gibi, saçınızın ne kadar yağlı olduğu da genlerin ve yaşam tarzınızın bir sonucudur. Bununla birlikte aşırı yağlı saçlar sağlıksız beslenmeden kaynaklanabilir.

Yağ bezleriniz, özellikle çok fazla sağlıksız yağ, tatlı, kahve ve alkol aldığınızda alarma geçer. Aynı şekilde hormonal ve karaciğer sorunları da yağlı saç sorununun altında yatan sebeplerdir. Saçınız, güzelliğinizi ve sağlığınızı bir arada yansıtır.

Saç sorunlarının nasıl ciddi sağlık sorunlarına dönüşebileceğine tanıklık ettiğinize göre, profesyonel tavsiye almayı ihmal etmeyin!

The post Saçlarınız Sağlığınız Hakkında Hangi Sinyalleri Veriyor? appeared first on Pembece.